Güvenli Bağlanma Nedir?
Bowlby, bağlanma kavramının yaşamın ilk üç senesinde temellerinin atıldığını, kişinin ilerleyen senelerdeki hayatını etkilediğini, hayat boyu sürdüğünü ve hayatta kalmak için biyolojik bir işlevi olan bir davranış olduğunu ifade etmiştir. Yani, bağlanma kavramıyla vurgulanan durum, çocuğun korktuğu, hasta veya yorgun olduğu durumlarda bağlandığı kişiden yakınlık araması ve iletişim kurmayı istemesidir.
Bağlanma, birçok nörofizyolojik parametrenin düzenlenmesiyle kendi kendini kontrol edebilme yeteneğinin gelişmesini sağlayan bir mekanizma ile çocuğu yüksek düzey stresten korur. Annenin çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olan duyarlılığı yeteri kadar düzenli seyrederse, güvenli bağlanma sistemi şekillenir.
Bağlanmanın uyum sağlamaya yönelik bir sistemi vardır; çocuğu zarardan korur, tehlike ve tehdit edilmeye karşı verilen korku tepkisini azaltır ve rahatlama sağlar. Dolayısıyla, bakım veren, çocuktan gelen sinyallerle duyarlı bir şekilde ilgilenirse, çocuklarda güvenli bağlanma gelişir. Bu şekilde, çocuk, kendisini “değerli bir varlık” olarak hisseder.
Ayrıca bağlanma-bakım veren sisteminde, duygulanım, hafıza ve bilgi işlemlemeyle alâkalı beyin yapıları görev alır. Güvenli bağlanma sonucunda nörobiyolojik yapıların düzenli ve sistemli bilgi işlemesiyle, yaşam boyu kişinin olaylara verdiği tepkiler, kurduğu ilişkiler, baş edebilme mekanizmaları gibi birçok sistem kişinin hayatında yıkıcı etkiler bırakmadan olumlu bir seyirde ilerler.
Güvenli Bağlanma Kurabilmek İçin Neler Yapılabilir?
- Çocuğun bizimle birlikteyken kendini güvende hissedebilmesi oldukça önemlidir. Çocuğumuzun bizimle birlikteyken kendini güvende hissedebilmesi, dünyanın bulunmak için iyi ve hoş bir yer olduğuna dair ömür boyu beklentiyi içeren ilk basamağı düzenler.
- Ebeveynliğin en önemli yanı eksikliklerimizi, hatalarımızı fark etmek ve onları şefkatle kucaklamaktır. Kendi çocukluk deneyimlerimizin bugünkü ebeveynlik davranışlarımız üzerine etkisini incelemeliyiz ki bizde kalanları çocuklarımıza aktarmayalım.
- Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını fark edebilmek ve ihtiyaçlarına zamanında yanıt verebilmek önemlidir. Onları gördüğümüzü, duyduğumuzu, hissettiğimizi onlara göstermeliyiz.
- Çocuklarımızın kişilik ve mizaçlarını değiştiremeyiz. Ancak kendi kişilik gelişimlerindeki ilişkilerini şekillendirebilmeleri adına onlara bu değişim ve dönüşüm sürecinde yardımcı olabiliriz.
- Çocuklarla ilişkimizi kurarken, söylemekten çok dinleyebilen, anlatmaktan çok oynayabilen, onları oldukları gibi kabul edebilen, kişiliklerine ve varoluşlarına saygı duyabilen ve gerektiğinde onlara rehberlik edebilen bir yaklaşım benimsemeliyiz.