Özellikle çocukluk döneminde ana-baba figüründen ayrılmak ve onlardan uzaklaşmakla ilgili yoğun bir endişe ve kaygı durumunu ifade eder.
Bu kaygı çocuğun güvenli bağlanma geliştirememesi durumunda ortaya çıkar.
Ayrılma anksiyetesi; Freud’un “nesne ilişkisi teorisi” çerçevesinden anlaşılabilir. Bu teoriye göre, bireyin psikolojik gelişimi, çocukluk döneminde kurulan ilişkilerle şekillenir.
Ayrılma anksiyetesi, özellikle anne ve baba gibi temel bakım verenlerden ayrılmaya yönelik bir kaygı durumunu içerir. Eğer çocuk, bakım verenlerinden ayrılmak konusunda güvenli bir temel oluşturamazsa ayrılma anksiyetesi gelişebilir. Bu anksiyete, çocuğun içsel dünyasında, bilinçaltında ve duygusal düzeyde etkileyici bir şekilde işlenir. Çocuk, ayrılık durumunda güvende olamama, terk edilme veya yalnızlık gibi korkularla başa çıkmak zorunda kalabilir. Bu duygusal deneyimlerin, ilerleyen yaşlarda ilişki kurma ve bağlanma konularında etkisi olabilir.
Çocuk hem dünyayı keşfetmek ve bir birey olarak kendi bağımsızlığını ilan etmek ister hem de bilinmeyen dünyanın içinde güvenli liman olan ana-baba figüründen ayrılmak istemez. Eğer ebeveyniyle güvenli bağlanma geliştirebilirse bu ayrılma sürecini başarılı bir şekilde atlatabilir.
Ayrılma anksiyetesi bozukluğu olan çocuklar nasıl davranışlar sergileyebilir?
Ebeveynlerine aşırı yapışabilir, büyük bir bağlanma figürüne yakın olmadan uyumaya gitmeyi reddedebilir. Okula gitmek istememe gibi herhangi bir ayrılma durumu söz konusu olduğunda beklenmedik davranışlar sergileyebilirler. Öfke patlamaları, içe çekilme, üzülme, çeşitli kabuslar görme, endişe gibi tutumları sergileyebilirler.